Tekfur Sarayı
Bizans İmparatorlarının Yaşadığı Saraydan Ayakta Kalan Son Parça
Tekfur Sarayı, İstanbul‘un günümüze kadar ulaşmış en önemli tarihi binalarından biri konumundadır. Günümüzde bir çok kişi tarafından tam olarak bilinmeyen, bilenlerin de sarayın eski halinden ötürü gitmeye çekinip korktukları bir yerdi. Saray son dönemlerde ciddi bir restorasyon geçirip Tekfur Sarayı Müzesi adını aldı. Bu yazımızda da sizlere bu yeni halini ve tabii ki tarihini anlattık. Gelin en baştan başlayarak Tekfur Sarayı’nı birlikte gezelim. En alttaki Tekfur Sarayı videomuzu izleyip Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın.
Tekfur Sarayı Nerede?
Tekfur Sarayı günümüzde Fatih mahallesi olarak bilinen yerde, Eğrikapı ile Edirnekapı arasında bulunmakta. Tarihi İstanbul mahallesi içerisinde, artık kimisi yıkılmaya başlamış tarihi evlerin arasında bir yol boyunca uzanan surların arasına yapılmış bir saray. Bu bölgeye bu saraydan ötürü Ayvansaray denmektedir. Bu adı farsça “Eyvan” kelimesi üzerinden Türkçeye Ayvan olarak geçtiği ve Sarayın mimari yapısından ötürü verildiği söylenir. Bir diğer söylence ise Osmanlı Döneminde buranın bir süre hayvanat bahçesi olarak kullanılmasından ötürü Hayvan Saray kelimelerinden Ayvansaray olarak türediği şeklinde.
Tekfur Sarayı Tarihçesi
İşin açıkçası sarayın tam olarak hangi tarihte yapıldığını tespit etmek ve söylemek çok zor. Zira saray binasında uygulanan tekniklere ve malzemelere bakarsak buranın 10 ila 14. yy. arasında bir dönemde yapıldığı söylenebilir. Ama akla en yatkın gelen şey, saray binasının tek seferde yapılmadığı, zamanla eklemeler ile oluştuğu şeklinde. Nitekim burada önceleri Blakhernai Sarayı bulunmakta. Palaiologos hanedanı döneminde buradaki saraya ek olarak yapıldığı söylenir. Porphyrogenitus (Mor Odada Doğanlar) Sarayı olarak adlandırılan bu saray, Blackhernai Sarayından geriye ayakta kalan en sağlam yer. Zaman içerisinde Türkler buraya Tekfur Sarayı derken Bizanslıların kendi dillerinde Palatio (Saray) demesinden ötürü bu cümle Türkler için Balat’a dönüşmüş ve böylece bir başka semt adı daha ortaya çıkmış.
Latin istilası esnasında İstanbul’un fazlasıyla hırpalandığını ve yıprandığını biliyoruz. Nitekim Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u ele geçirdiğinde, karşılaştığı manzara onu fazlasıyla üzmüş. Bu durum Tekfur Sarayı için farklı işlememiş. Hatta surlar arasında kalan bir bina olması nedeniyle, Osmanlı taarruzu esnasında da çok zarar görmüş. İstanbul’un fethi esnasında ilk ele geçirilen İmparatorluk binası bu olmuş. Hatta bu sarayın, İstanbul’un alınması sonrası Fatih tarafından üç ay boyunca kullanıldığı söylenir.
Yok Olan Tekfur Sarayı
Osmanlı zamanında Saray artık neredeyse yıkılır. Bir dönem hayvanlar için ahır olarak kullanılır. Hatta bu sebeple Hayvansaray’dan Ayvansaray ismi çıktı denmekte. Bizim için de mantıklı olan bu. Zira bina yapısı Eyvan tarzında değil. Daha sonra ise İznik’ten getirilen ustalar elinden burada Çini ocakları kurulmuş ve Çini imalatı yapılmış. Burada üretilen çiniler, Topkapı Sarayı girişindeki III. Ahmet Çeşmesi, ve çeşitli camilerde kullanılmış. Sonraları kısa bir süre de olsa Şişe fabrikası olarak hizmet vermiş. Artık 20.yy geldiğinde tamamen terk edilmiş bir Tekfur Sarayı karşımıza çıkıyor. Bir zamanlar, çöplüğünde bile Kaşıkçı Elması bulunan İmparatorluk Sarayı, yıkık bir virane oluyor.
Günümüzdeki Durumu
Aradan geçen süre sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2010 Temmuz’unda binayı restorasyona soktu. Restorasyon ile yapının çatısı yeniden yapılarak alaturka kiremitle kaplanmış. Kemerli tonozlu alt katı ile üstteki ahşap katları tamamlanmış. Üst katlara ulaşan merdiven ise eski yerinde fakat günümüz teknolojisi ile modern bir şekilde yapılmış. Artık Tekfur Sarayı Müzesi olarak hizmet vermekte. 2022 giriş ücreti tam bilet için 12 TL.