Edirne
Edirne, Türk ve Osmanlı tarihinde, bu topraklar için hep önde olan bir isim olmuştur. Osmanlı’nın batıya açılış kapısı ve aynı zamanda başkenti olmuş olan şehir, Kurtuluş savaşı sonrasında da, sınır kenti konumuna gelmiştir. Bugün Türkiye’nin iki ayrı ülkeye (Yunanistan ve Bulgaristan) sınırı olan kenti konumunda.
Edirne’yi tarihi açıdan incelersek, şehrin ilk olarak Trak kabilelerinden Odrislerin, Odrisia adıyla kurduğu tartışılmakta. Daha sonraları bir çok devlet tarafından işgal edilen şehir, M.S 395 yılından itibaren, Hun, Peçenek, Avar ve Bulgar gibi Türk kabileleri tarafından saldırya uğradı. Şehir, 1000’li yıllara kadar Peçenek ve Kumanlar da saldırılara devam etse de, Bizanslılar da kalmıştır. 1361 yılından itibaren Osmanlı Devleti’nin eline geçen şehir, Osmanlı’nın başkentliği görevini de bir dönem üstlenmiştir. Bu nedenle cidden güzel sanat eserlerine sahiptir. Ancak özellikle eski saraydan geriye neredeyse hiçbir şey kalmamış.
Aynı zamanda Edirne mutfağı da, özellikle ciğer ve peynir helvası üzerinden meşhur olmuş durumda.
Kırkpınar güreşlerini de burada hatırlatmak isteriz. Güreşçi yiğitlerin kozlarını paylaştığı Kırkpınar Güreşleri, aynı zamanda dünya çapında ün yapmış bir spor aktivitesi. Şehir ise bu dönemde bir festival havasına bürünüyor desek yanlış olmaz.