24 Temmuz 2020 Cuma namazı ile birlikte Ayasofya Camii tekrar cami olarak hizmete açılıyor. Son 1500 yıllık süreçte birden çok din ve mezhep için hizmet etmiş, Sultanahmet Meydanı olarak bilinen tarihi İstanbul bölgesindeki Ayasofya’nın müze olarak kullanımı bu tarih itibarıyla sona erecek.
Ayasofya’nın tarihi
Ayasofya İstanbul‘un gerek dini gerekse mimari olarak en eski direklerinden diyebiliriz. Tarihi kayıtlardan Ayasofya’nın inşaatından önce burada bir Artemis Tapınağı olduğunu öğreniyoruz. Ancak bu tapınağa ait bir kalıntıya henüz rastlanmamış. Daha sonra buraya ilk Ayasofya Kilisesini Büyük Konstantin yani şehrin kurucusu ve Hristiyan olan ilk Roma İmparatoru yaptırmaya başlamış. Onun başlattığı ilk Ayasofya’yı oğlu tamamlamış (15 Şubat 360) . Bir isyan esnasında tahrip olan bu binadan da günümüze kalan bir kalıntı bulunmamakta. İkinci Ayasofya ise aynı yere II. Theodosius tarafından yaptırılıyor ve 10 Ekim 415 tarihinde hizmete açılıyor. Bu binanın kalıntılarını bugünkü Ayasofya Camii’nin bahçesinde görebilirsiniz. İkinci Ayasofya 542 yılında yıkılınca, bu sefer İmparator I. Justinianus bugün gördüğümüz yapıyı 5 yıl gibi kısa bir sürede 27 Aralık 537’de hizmete açıyor. 1200-1204 yılları arasında gerçekleşen 4. Haçlı Seferi esnasında Ortodoks Konstantinapol’ü ele geçiren Katolik Haçlılar hem şehri hem de Ayasofya’yı yağmalayarak sayısız önemli eseri ve zenginliği Avrupa’daki Katolik kiliselerine götürmüşler. 1204-1269 yılları arasında Ayasofya artık bir Katolik katedralidir. Daha sonra Bizanslılar şehri geri alınca tekrar Ortodoks katedraline dönüşen Ayasofya, 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in şehri Bizanslılardan alması sonrası Cami olarak kullanıldı. 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile müze haline getirilen bina, 24 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla tekrar Cami olarak hizmete alındı.
Ayasofya Camii Neden Müze Yapıldı
Ayasofya Camii bina olarak 1500 yılı aşkın bir süredir birden fazla din ve mezhep için ibadet alanı olarak kullanılmakta. Sadece bu bile Ayasofya’yı, insanlık için önemli kılan noktalardan bir tanesi. Bu süreç içerisinde defalarca tahrip olan ve yenilenen binanın içindeki mozaiklerin gerek sanatsal gerekse tarihi değeri ise paha biçilemez Fatih Sultan Mehmed tarafından ince bir sıva ile kaplatılarak korunması ise, Fatih’in mükemmel bir dünya medeniyeti düşüncesine sahip olduğunun kanıtı. 1934 yılında genç Türkiye Cumhuriyeti ise aynı medeniyet düşüncesi ve dünyada yükselişte olan müzecilik anlayışı ile bu binayı müze haline getirerek tüm dünya insanlarının görebilmelerini sağlayacak bir hale getirmişti. Ayasofya Camii UNESCO Dünya Mirası Listesi içerisine de bir müze olarak kaydedildi.
Ayasofya’yı önemli kılan noktalar
Her şeyden önce Ayasofya dünyanın en eski katedrali olarak anılmakta. Dolayısıyla Hristiyan alemi için önemi çok büyük. İlk yapıldığı zamanlarda dünyanın en büyük binası özelliğine sahipti. Yapıldığı tarihten sonra Sevilla Katedrali’nin yapıldığı 1520 yılına kadar geçen sürede dünyanın en büyük katedrali unvanını taşıyordu. Büyüklük olarak bugün dördüncü sıradadır. Dünyanın en uzun süre kesintisiz ibadet yapılan binası olarak da tarihe geçmiştir.