Cihangir : Sanatçıların Mekanı
Cihangir uzun bir süre eski önemini yansıtmadan varlığını sürdüren bir semt. Belli bir yaşta olup İstanbul’da yaşayan veya bir şekilde buraya yolu düşen herkesin gençlik dönemlerinin tartışmasız durağıdır İstiklal Caddesi. Günümüzde o dokusu ve kokusunun hızla yok olduğu bu güzel cadde, çalan müzikleri, kitapçıları ve sosyal hayatıyla bir döneme damga vurmuştu. Öyle popülerdi ki aklımıza ara sokaklarına, aşağı sahile doğru inmek gelmezdi bile. Son yıllarda ise caddenin arka tarafları da oldukça popüler. Cihangir gezimize Taksim meydanından başlıyor, İstiklal Caddesi’nden sola kıvrılarak Sıraselviler caddesine doğru yöneliyoruz.
Caddeye girer girmez muhteşem yapılarla karşılaşıyoruz. Hemen sağda bir kilise, az ileride solda Romanya Konsolosluğunun özenli mimariyle bezeli yapısı. Fotoğraf çeke çeke ilerleyip Safiye Ayla apartmanına geliyoruz. Türk Musikisi’nin unutulmaz sesi Safiye Ayla Targan’ın (1907-1998) yaşadığı bu apartmanı o eşsiz nağmeler eşliğinde seyrediyoruz.
Yola devam ediyoruz. Vakit sabahın erken saatleri. (Gezi sever dostlara bir tavsiye: Eğer vaktiniz varsa İstanbul’u keşfetmek için en uygun zamanlar hafta içleri sabah saatleri. Kalabalıkları geride bırakarak sokak sokak şehri koklayabilmek gibisi yok.) Yol bizi tarihi Savoy Pastanesine çıkarıyor. 1950’den beri hizmet veren pastahanenin çilekli milföyünü denemeden geçmeyin diyerek soluğu Firuzağa camiinde alıyoruz.
Çay-simit faslından sonra sokak aralarından ilerleyerek üstat Orhan Kemal Müzesi’ne ulaşıyoruz. Küçük de olsa usta yazarı tanıyıp hatırlamak için önemli bir durak burası. Semtteki bir diğer müze de Orhan Pamuk’un aynı adlı eserinden esinlenerek kurulan Masumiyet Müzesi.
Şehzade Cihangir’den Semt Cihangir’e
Semtin tarihine kısaca göz atmak gerekirse: Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan’dan olma oğlu Şehzade Cihangir erken yaşta vefat edince, şehrin en görülen bölgesine bir cami inşa ettiriyor ve oğlunun adını veriyor. Zamanla bu caminin etrafı yerleşim alanı haline gelerek Cihangir adını almış. 20. Yüzyıl itibariyle bölgeye gayri-müslim nüfus da yerleşiyor; Cumhuriyetin ilanıyla birlikte semt hızlı gelişme gösteriyor.
Semt, yokuşları ve merdivenleriyle meşhur. Neredeyse her sokağa, her apartmana merdiven çıkılarak ulaşılıyor. Bölge tarih sürecinde çok fazla büyük yangın geçirmiş. Sokakları çok dar olduğu ve ulaşım zor olduğu için tulumbacılık oldukça önemli bir meslek haline gelmiş. Evliya Çelebi de İstanbul’un Tarihi adlı kitabında semtin merdivenli yokuşlarından bahsetmiş.
Cihangir ile ilgili bir not: Semt, İngiliz Guardian gazetesi tarafından dünyanın yaşanacak en iyi 5 yeri sıralamasında dördüncü sırada yerini almış.
Münir Özkul ve Adile Naşit’in Neşeli Günler filmini hatırlamayanınız var mı? En iyi turşu limonlu mu sirkeli mi olur tartışmaları hafızamızda yerini koruyor.
Sırada Cihangir Camii var, görmek için gidiyoruz. Fakat yapı büyük bir tadilata girmiş. Biz de rotamızı manzaraya açılan yokuşa ve merdivenlere yönlendiriyoruz. Hava güneşli, karşımızda tarihi yarımada ve Boğaz. Muhteşem. Öğrendiğimize göre buralar gün kararmaya başladığı andan itibaren pek de tekin olmuyormuş. Aman dikkat diyoruz.
İBB bu muhteşem manzaraya nazır harika bir tesis işletiyor. Biz tamamen tesadüfen bulduk. Çevresinde inşaat hızla devam etse de, mekan temiz, farklı ve en önemlisi çok çok ucuz. İstanbul’un tartışmasız en iyi manzaralarından birine bakarak bu kadar ucuza karnımızı doyurduğumuza inanamıyoruz.
Cihangir, güneşli bir İstanbul sabahında şehrin dokusunu sonuna kadar hissedebileceğiniz sakin bir semt. (Bu sakinliğin geceleri yerini eğlenceye ve kalabalığa bıraktığı söyleniyor.) Siz de açın haritanızı ve keşfe başlayın.
Cihangir – Nasıl gidilir:
Cihangir Taksim’e olan yakınlığıyla ulaşım konusunda çok rahat. Taksim’e metroyla gelip, Sıraselviler Caddesi’ni takip ederek semte ulaşabilirsiniz.
Gonca Sağlık