Hattuşaş Antik Kenti ve Boğazköy
Bir İmparatorluk Başkenti- Hattuşaş Gezi Rehberi
Bu yazımızda sizlere Hitit İmparatorluğunun başkenti olan Hattuşaş Antik Kenti’ni ve Boğazköy’ü anlatacağız. Hattuşaş hakkında bilgi verirken aynı zamanda Hititler konusuna da değinmemiz gerekecek. Çünkü Hititleri anlatmadan Hattuşaş’ı anlatma şansımız yok. Yazımızın haricinde her iki bölgede çektiğimiz videolarımızı da yine buradan izleyebilirsiniz. Hatta izlemeniz daha iyi olur zira yazıya eklemediğimiz bir takım bilgileri de oradan edinmiş olursunuz. Bir imparatorluğun tarihine yolculuğa hazırsanız başlayalım.
Hattuşaş Nerede ve Nasıl Gidilir?
Hattuşaş Antik Kenti Anadolu’nun tam kalbinde diyebiliriz. Boğazköy Hattuşaş Çorum ili sınırları içerisinde kalsa da Yozgat’a da oldukça yakın bir konumda. Gerek tam yerini gerekse anlatacaklarımızı daha iyi anlayabilmeniz için Hattuşaş ve Boğazköy’ün bulunduğu noktayı sizlere aşağıdaki haritada gösterdik.
“Boğazköy Hattuşaş nerede?” “Hattuşaş Antik Kenti’ne nasıl gidilir?” diye soracaklar için de gelinen bölgeye göre değişmekle birlikte birden fazla yol üzerinden ulaşılabileceğini söyleyebiliriz. Biz Ankara‘dan yola çıkarak Sungurlu üzerinden bu tarihi bölgeye ulaştık. Haritadan da görülebileceği gibi Boğazköy ve Hattuşaş tam anlamıyla Anadolu’nun göbeğinde sayılabilecek bir noktada. Bu nokta aynı zamanda yaklaşık 5000 yıllık bir ticaret yolunun da her yönden ortasında kalıyor. Gerek Kuzey-Güney hattında gerekse Doğu-Batı hattında ana ticaret yolları tam da buradan geçmekte.
Ticaret Noktasından İmparatorluk Başkentine
Hattuşaş Antik Kenti’ne giriş yaptığınızda sizi ilk olarak dönemin yapı tekniği ve malzemeler ile canlandırma için günümüzde yapılmış surlar karşılıyor. Tabii ki bunların tarihsel hiçbir değeri yok. Sadece sizlere o dönemlerde şehrin nasıl korunduğunu göstermek amaçlı konulmuşlar. Bu arada şehir ovadan başlayarak tepelere yayılan bir yapıda. Şehrin günümüzden 4-5000 yıl önce bu kadar geniş bir araziye yayılmış olması bile Hitit İmparatorluğunun ne kadar kudretli olduğunu gözler önüne seriyor. Şehir ilk olarak 1834 yılında Fransız Charles Texier tarafından fark ediliyor. 1905 yılında bu bölgenin kadim Hitit Uygarlığının merkezi olduğu anlaşılıyor. 1915 yılından itibaren kazılar başlıyor.
Hattuşaş Antik Kenti Hitit Başkenti olmadan önce de var olan bir yerleşim yeriydi. Hattilere ait yerleşim alanlarını ele geçirmeye başlayan Hititler burada bulunan ilk Hatti şehri olan Hattuş’u yok ediyorlar. Ardından bir Hitit (Eti) prensi olan Labarna buraya gelerek şehri yeniden kuruyor. Hattuş kentini yapılandırırken kendi ismini de Hattuşalı anlamına gelen Hattuşili yapıyor ve I.Hattuşili olarak ilk kral oluyor. Hitit İmparatorluğu ve onun Başkenti Hattuşa’nın şaşaalı tarihi de burada başlamış oluyor. Ziyaret eden herkesin giriş yaptığı nokta Aşağı Şehir kısmı. Gezi güzergahı üzerinden anlatımımıza hem yazı hem de videolarımızla devam edelim.
Büyük Mabet ve Hititlerde Din
Hititler kendilerine “Bin Tanrılı” diyorlardı. Bu tanrı sayısının çokluğundan çok dine verilen önemi gösteriyor. Hititlerin başkenti Hattuşa’da bu nedenle bol miktarda mabet yani tapınak bulunuyor. Bunların içinde en önemlisi ise Büyük Mabet. Hitit dininde etnik kökenli Tanrılar bulunmaktaydı. Asur ve Babil’den Semitik, Hindistan bölgesinden Eski Hint, Avrupa bölgesinden Hitit ve Luvi, Asianik olarak da Hatti, Hurri ve Sümer tanrıları Hitit Panteonu içerisine girmişti. Çok tanrılı dinlerin birçoğunda olduğu gibi Hitit dini de bir “doğa dini” idi. Arinna Kültü üzerine inşa edilen din sisteminde Güneş Tanrısı Vuruşemu ve kocası Fırtına Tanrısı Taru ön plandaydı. Sonraki toplumlar ve hatta Roma İmparatorluğu tarafından da benimsenen Geç Hitit Dönemi tanrısı Kubaba yine bir başka Hitit tanrısıydı. Kubaba daha sonra Friglerin Tanrısı Kybele olacaktı.
Hattuşaş 1 Numaralı Mabed
Hattuşaş kent planı olarak aşağı şehir ve yukarı şehir olarak anılan iki alanda kurulu. Hem büyük mabet hem de 1 numaralı mabet aşağı şehir kısmında yer alıyor. Hititlerde din gerçekten önemli bir yer tutmaktaydı. Toplumun genel ahlak seviyesini de korumak istiyorlardı. Bu nedenle 200 kanunun yer aldığı bir yasaları vardı. Bu yasalara uyulmaz ise, vatandaşlar tazminat (para) köleler ise fiziki cezalar ile cezalandırılırdı. Büyücülük, tecavüz, devlet otoritesine karşı gelme ve kölelerin itaatsizlikleri ölüm cezası gerektirmekteydi. Babaerkil bir aile örgütlenmesi olan toplumda evli kadınların zina yapması da idam sebebiydi.
Aslanlı Kapı ve Krali bölge
Şehrin içerisinde aracımızla ilerleyerek gezi noktalarında park edip çekimlerimize devam ediyoruz. Şehir içinde yaya olarak da gezebilirsiniz ancak çok büyük bir alanı kapladığından tavsiye etmiyoruz. Ama zamanınız varsa, hava da çok sıcak değilse yapılabilir. Gelelim Aslanlı Kapı’ya. Krali bölgenin giriş noktalarından birisi de bu kapı. Kapının girişinde aslan motiflerini göreceksiniz. Buranın eski zamanlardaki halini hayal etmek bile insanı etkiliyor. Aslanlı Kapıyı ve ardından gezebileceğiniz Yerkapı olarak anılan savunmaya yönelik yapılmış tüneli aşağıdaki videomuzdan izleyebilirsiniz.
Hattuşaş Büyük Kale / Kraliyet Sarayı
Anadolu üslubu, Hitit mimarisinin tabanını oluşturur. Bu mimarinin ilk örneklerini Kültepe’de görüyoruz. Hattuşaş’daki Büyük kale veya Kraliyet Sarayı olarak bilinen bu bina kompleksi ve Alacahöyük Sarayı ise Hititlerdeki mimarinin en güzel örneklerini oluşturuyor. Hititler öncesinde var olan bina tekniğine bir yenilik olarak Hititlerde pencere sistemi devreye girmiştir. Kutsal su kültü için konulan göl ve havuz sistemi de yine bu dönemde var olmaya başlar. Eflatunpınar Kutsal Havuzu ve Gölpınar Göleti ise bunlara en güzel örnektir. Büyük Saray ile ilgili çekimimizi aşağıda izleyebilirsiniz.
Hititlerde Yaşam
Bugüne kadar Hititlerde toplam olarak 8 ayrı dilin kullanıldığı tespit edilmiş. Hititler metinlerinde Hititçe’nin haricinde Akadca ve Hurrice kullanmış. Buradan da aslında halkın da çok dilli ve çok farklı kültürlerden geldiğini söyleyebiliriz. Hiyeroglif Hititçesi ise neredeyse sadece taş yazıtlarda var. Hiyeroglif olarak kullanılan dil ise Sagalassos yazımızda da değindiğimiz “Işığın Çocukları” olarak da anılan Luvi’lerin dilinin bir şivesi kullanılmış.
Hayvancılık, tarım ve zanaat Hitit ekonomisinin temel taşları desek yalan olmaz. Arpa ve buğday en çok ekilen ürünlermiş. Bunun yanı sıra meyve ağaçları da ekonomik değer olarak görülürmüş. At yetiştiriciliği ise bir diğer önemli alan olmuş.
Bir kara devleti olan Hititlerde doğal olarak deniz kuvveti bulunmuyor. Ama buna rağmen Kıbrıs adasını nasıl ele geçirebildikleri hala bir soru işareti. Hitit sur duvarları çok tipik ve karakteristik olduğundan, hangi bölgenin Hitit şehri olduğunu anlamak da çok kolay zira tüm surlar hep aynı şekilde yapılmış.
Yazılıkaya
Hattuşaş Antik Kenti için en önemli noktalarından birisi hiç şüphesiz ki Yazılıkaya bölgesi. Burası Hititler zamanında halka açık bir alan değil. Çünkü Hititlerde tapınaklar Tanrıların Evi olarak anılıyor ve rahipler haricinde sadece Kral ve Kraliçe tapınaklara girebiliyor.
Bu arada İmparatorluk çağında Hitit Krallarının insanüstü güçlere sahip olduğunun düşünüldüğünü de ekleyelim. Bu nedenle imparatorluk döneminde ölen krallar Tanrı seviyesine yükselirlermiş. Sözü daha fazla uzatmadan sizleri Yazılıkaya çekimlerimiz ile baş başa bırakalım.
Çorum Hattuşaş Hitit başkenti gezimizin sonuna geldik. Umarız hem videolarımızı hem de yazımızı beğenmişsinizdir. Yorum ve sorularınız varsa lütfen çekinmeden aşağıya yazın. Sizlere cevap vermek bizleri mutlu edecektir.
Resmen ful tarih dolu bir ülkede yaşıyoruz ama değerini bilmiyoruz araştırmıyoruz
Çok doğru diyorsunuz Recep Bey. Medeniyet gerçek anlamda bu topraklarda doğdu. Ama biz hiçbir şekilde değerini bilemiyoruz. Anlamaya yönelik de bir merakımız yok maalesef.