Kaunos Antik Kenti : Mavinin içindeki gizli kent
Kent oldukça engebeli bir arazi üzerine kurulmuş. Ulaşım için farklı güzergâhlar olsa da biz Dalyan nehri kıyısından küçük tekne kiralayarak gitmeyi tercih ettik. Size de bu güzergâhı tercih etmenizi öneririz. Neden mi? Yol boyu Kaya mezarlarını, sazlıklarla kaplı göl suyunu seyredecek, muhteşem havayı soluyacaksınız. Tekne sizi minik bir iskelede bırakıyor, 15 dakika süren muhteşem bir doğa yürüyüşünden sonra kente ulaşacaksınız. Yol boyunca, dallarından narların sarktığı ağaçların güzelliği ise anlatılacak gibi değil. Gidip görmeniz gerek. Hemen buraya bir not düşelim. Tekne kiralarken pazarlık yapmayı unutmayın; fiyatlar arası büyük farklar olabiliyor.
Bu güzel doğa yürüyüşünden sonra işte antik kentteyiz. Kente girişte müze kart geçerli. Adım atar atmaz diğer antik kentlerden ayrılmasını sağlayan o güzel havası ve keçi sürüleri karşılıyor bizi. Dağ keçileri gezi boyunca bize arkadaşlık ediyor.
Antik Çağ Limanı
Antik çağda bir liman kenti olan Kaunos, denizin alüvyonlarla dolması nedeniyle günümüzde bu özelliğini yitirse de görülmeye değer çok sayıda kalıntıya ev sahipliği yapıyor.
Bugün denizden bir hayli içerde olan kent, Arkaik, klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde halklara ev sahipliği yapmış. Askeri liman, tersaneler ve bazı yerleşim alanları günümüze kadar ulaşamamış. Henüz kazı çalışmasının yapılmadığı ve çok eserin de toprak altında olduğu düşünülürse, bu antik kentin ne denli önemli bir miras olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Kaunos’ta şimdiye kadarki kazılarda mimari eserlerin dışında çok sayıda heykel, heykel kaideleri, sikke, amfora, alınlık (diadem), süs eşyaları, vazolar, kandiller, figürler, çanak ve çömlek bulunmuş. Kentin kalbini oluşturan akropol 152 metre yükseklikteki tepeye kurulu. Kent surlarının kuzey yönünde olanı Ortaçağ’dan kalmış.
Kendi adına para bastıran Kaunos’un bir dönem bağımsız devlet olduğu, çevresindeki Pisilis (Sarıgerme’de), Sultaniye (Köyceğiz Gölü kenarında) ve çevredeki pek çok küçük antik kentin kendisine bağlı olduğu biliniyor. Kentin kuruluş hikâyesi ise biraz karışık ve trajik. Romalı tarihçi ve şair Ovidius’un aktardığı efsane kısaca şöyle: Kaunos ve Byblis ikiz kardeşlermiş. Genç ve güzel bir kız olan Byblis ikiz kardeşi Kaunos’a âşık olmuş. Bir mektup yazarak duygularını dile getirmiş. Bunu öfkeyle karşılayan Kaunos ikizine çok öfkelenerek, kendisini sevenlerle birlikte babasının topraklarını terk ederek kendi ülkesini yani burayı kurmuş. Byblis ise karşılıksız kalan sevgisi yüzünden kendini yüksek bir kayadan atarak yaşamına son vermiş. Su perileri Byblis’e acımış ve akıttığı gözyaşlarından bir pınar oluşturmuş. Efsaneye göre Dalyan’da labirenti andıran kanallar Byblis’in gözyaşlarından oluşmuş.
Antik kent gezmek apayrı bir zevktir. Eski çağlarda yaşananları düşünüp kalıntılara bakmak insan için önemli bir ders niteliğinde. Dalyan’ın en büyük zenginliklerinden olan Kaunos Antik Kenti’nin ortaya çıkarılması ve açık hava müzesi haline getirilmesi ülkemiz turizmi ve Anadolu kültürü açısından oldukça değerli.
Siz de ilk fırsatta bu tarihi eseri gezin, şahane doğanın ve sazlıkların arasından süzülen teknenin keyfini çıkarın.
Gonca SAĞLIK