Kız Kulesi
Kız Kulesi veya yabancı tarihçilerin adlandırması ile Leandros Kulesi Yunan döneminden bu yana süregelen, yaklaşık 3000 yıllık geçmişi olan ufak bir ada üzerinde bulunan bir kule. Her ne kadar 3000 yıllık desek de, burada bir yapının varlığından ilk bahsedilen zamanlar M.Ö 500’lü yıllar. Aslında Yunan döneminde burada bir anıt mezar bulunmaktaymış. En azından rivayet edilen bu şekilde.
Daha sonra İstanbul’un Byzantion olduğu dönemlerde yine, bir ticari kontrol noktası olarak kullanılmaya devam etmiş. Çok çok sonraları, artık Byzantion Konstantinopolis olarak anıldığı zamanlarda, burada bilinen ilk kule dikilmiş. Bizans döneminde hem buraya hem de bugünkü Topkapı Sarayı önüne yapılan iki kule, gümrük ve savunma kulesi olmuş.
Bugünkü kulenin temelleri ve alt katın önemli bir kısmı, Fatih Sultan Mehmet zamanında savunma kulesi olarak yapılmış. Ancak iki ayrı hisar ile kontrol edilen boğaz güvenliği nedeniyle, pek de savunmaya yönelik bir kullanımı olmamış. O tarihten itibaren ise daha çok atıl işler kullanılmış. Kız kulesi önce büyük İstanbul depremi esnasında zarar görüp onarılmış, ardından fener olarak kullanılırken yanmış ve yığma taş üslubuyla yeniden yapılmış. Günümüze kadar çok fazla yenileme geçiren kule en son 2. Dünya Savaşı esnasında betona ve taşa dönüştürülmüş. En son 2000 senesinde, pek de tasvip edemediğimiz bir şekilde restore edilen kule, restore eden şirketin restoran olarak kullanımına verilmiş durumda.
Bugünlerde gerek yerli gerekse yabancı turistler tarafından ilgiyle gezilen kulede aynı zamanda yemek de yiyebiliyor olmak güzel gözükse de, kulenin içinde iken kuleyi göremediğiniz için bize göre pek bir anlam ifade etmiyor. Dalgalı boğaz denizinde biraz sallantılı bir tekne ulaşımı ile Kız kulesine çıktığınızda, kendinizi İstanbul’dan soyutlanmış bir şekilde buluyorsunuz. Arka plandaki seslerden arınıp, rüzgar, dalga ve martı seslerine konsantre olabilirseniz, muhteşem bir haz alabileceğinize inancımız tam.