Nişantaşı-Teşvikiye
Nişantaşı diye başlığı okuyunca bunun bir alışveriş yazısı olduğunu düşünebilirsiniz. Uzun yıllardır bu semt için yaratılan algı sadece piyasa yapmak ve alışverişle ilgili olduğu yönünde. Fakat bunların çok ötesinde tarihi olan şehrin eskilerinden bir semtte, Nişantaşı’ndayız.
Avrupa şehirlerini aratmayan sokakları, butikleri, el işçiliğinin en güzel örneği olan binaları ile alışverişin ve modanın merkezi olan Nişantaşı şehri şehir yapan tarihi yapısıyla insanı mest ediyor.
Bölgeye ilk nişan taşını bugünkü Teşvikiye Camii’nin olduğu yerde III. Selim 1791 tarihinde diktirmiş. Sonrasında Abdülmecid döneminde bölge iskana açılmış. Harbiye Karakolu ve Teşvikiye Camii bu dönemde inşa edilmiş. Teşvikiye ismi de, halkı henüz bilinmeyen bu bölgeye yerleşmeleri konusunda teşvik edebilmek için konulmuş zaten. Hanedanın Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na ve sonrasında Yıldız Sarayı’na taşınması sebebiyle hanedan üyeleri, yüksek devlet görevlileri ve soylu misafirler tarafından tercih edilmiş. Bölgenin hızlı gelişmesinin ve tercih edilmesinin bir sebebi de, o dönem batılılaşmanın sembolü olan Pera bölgesine yakın olması. O dönemlerde üst gelir seviyesindeki kişilerin tercih ettiği bu semt, yıllar içinde şehrin en pahalı bölgesi olarak kalmaya devam etmiş.
Konaklar Semti
1920’lerde Konaklar semti olarak anılan Nişantaşı, bundan sonraki dönemde ise şehrin gelişimine paralel olarak hızla apartmanlaşmış.(Türk Edebiyatı’nın birçok eserinin hikayesi Nişantaşı’ndaki konaklarda geçmektedir.) Ancak bu süreç sırasında belli bir mimari özen ve tertipe bağlı kalınmaya çalışılmış. Çarpık kentleşme süreci sırasında, şık konaklar ve 3-4 katlı lüks apartmanlardan sadece birkaç cadde öteyi mesken edinen çingenelerin kurdukları evlerin, kapattıkları dutlukların çevresine tenekeler dizmesi sebebiyle “tenekeli mahalle” olarak anıldığı da biliniyor.
Nişantaşları
Semtin en eski ve görkemli yapılarından biri Teşvikiye Camii. Padişahın atış talimleri yaptığı sırada ibadet edebilmesi için kurulan küçük mescit ve sonrasında inşa edilen camii, bölgenin ilk binası olma özelliğini taşıyor. Karakol binası da durup izlenmesi gereken eşsiz yapılardan biri. Valikonağı Caddesi Nişantaşı’nı ortadan ikiye bölüyor. Harbiye Askeri Müzesi de yine bu caddenin başlangıç kısmında bulunuyor. Alışverişin popüler caddeleri ise her iki tarafta da yer alan Rumeli Caddesi, Teşvikiye Caddesi ve Abdi İpekçi Caddesi’dir. Mağazaların, binaların ve kalabalığın arasında kalan, çoğu zaman gözden kaçan öyle eşsiz yapılar var ki.. 19. Yüzyılın mimarisinin bu güzel örneklerini görüp anlamak, kıymetini bilmek bu şehri sevmek kadar önemli.
Mevsim sonbaharsa şehirde keşif zamanıdır. Siz de romanlara konu olmuş bu semti gezin, keşfedin, meydandaki parkta açılan el işi tezgahları dolaşın. Ne güzel bir şehirde yaşadığını anlayınca, kıymetini daha çok bilir insanoğlu.
Nasıl gidilir:
Nişantaşı, şehrin en kolay ulaşılabilen semtlerinden biri. Metro Osmanbey durağında inip sokaklar arasında havayı koklayarak merkeze ulaşabilirsiniz. Bölgeye dolmuşla gelmek de mümkün. Beşiktaş’ta Deniz Müzesi’nin karşısından, Taksim’de Gezi Pastanesi’nin önünden ve Eminönü sahilden vasıtaya binip Nişantaşı’na kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Yürümeyi sevenler için biraz yokuşlu da olsa şahane iki rotamız varç Birincisi Beşiktaş pazaryerinden yukarı tırmanmak olacaktır. Sağ tarafta eski mahalleyi görecek; tırmandıkça eşsiz mimari eserlerle karşılaşacaksınız. İkinci yol ise Beşiktaş merkezinden Akaretler’i takip ederek yokuştan Maçka Demokrasi ve Özgürlük parkına doğru çıkmak olacaktır. Şehrin eski ve kıymetli eserlerini seyrederek çıkacağınız bu yokuş, inanın yorgunluğunuza değecek. Maçka Kışlası’nın karşısındaki şahane çeşmenin altından teleferik’e binip, şehirde bu farklı tecrübeyi yaşamanız da özel tavsiyemiz olacaktır.
Gonca SAĞLIK