Rüstem Paşa Camii

İstanbul'un Gizli Mücevheri

İstanbul’un her yeri ayrı bir güzel olsa da Rüstem Paşa Camii, önünden geçen birçok kişinin fark edemediği bir hazine gibidir. Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan bu camii, döneminin en kuvvetli karakterlerinden birisi olan Rüstem Paşa için yapılmıştır. Her şeyden önce bir sanat eseri olan bu camiyi gelin birlikte gezelim.

Rüstem Paşa Kimdir?

Rüstem Paşa, Saraybosna yakınlarında bir köy de doğmuştur. Aslen Hırvat, Sırp veya Arnavut kökenlerinden hangisine mensup olduğu tam bilinmemektedir. Genç yaşta köle olarak İstanbul’a getirilip, daha sonra saraya satılmıştır. Devşirildikten sonra Enderun’da okumuştur. Bu dönemde Padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın gözüne girmeyi başarmıştır. Etrafındakilerce pek sevilmeyen, içten pazarlıklı ve asık suratlı olarak anılan biridir. Özellikle Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan ile birlikte çokça gizli planlar yapmıştır. Bunların en önemlilerinden biri padişahın kızı olan Mihrimah Sultan ile evlenmesidir. Bu evlilik ile padişaha damat olan Rüstem Paşa giderek güçlenmiş ve en nihayetinde sadrazam olmuştur. Aldığı kararlar ilk etapta faydalı gibi gözükse de, uzun dönemde Osmanlı İmparatorluğu’na büyük zararlar vermiştir. Rüşvetin Osmanlı devlet yönetimine girmesine ve gelişmesine sebep olmuştur. Onun padişaha damat olmasını istemeyenler, cüzzamlı olduğunu söylemişler, padişah hekimbaşını yollayıp kontrol ettirmiştir. Kıyafetlerinde bit bulununca, (o zamanki inançta cüzzamlıda bit yaşamaz denirmiş) cüzzamlı olmadığı anlaşılmış ve evlendirilmiştir. Bu sebeple kendisine “Kehle-i İkbal” (İkbal Biti) Rüstem Paşa da denir.

Olucak bir kişinin bahtı kavi talii yar.
Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar*.

*Bahtlı adamın üzerinde bit çıksa işine yarar dizeleri Rüstem Paşa için söylenmiştir.

Rüstem Paşa Camii Kim Tarafından Yapıldı

Rüstem Paşa, ikinci kez Sadrazam olduğu dönemde, caminin yapımı için meşhur saray mimarı Mimar Sinan’ı görevlendirmiştir. Her ne kadar caminin yapımının 1562 yılında tamamlandığı söylense de, Mimar Sinan’ın o dönemlerde hala cami için yer baktığı söylenir. Rüstem Paşa’nın 1561 yılında vefat etmesi ve ardından da Şehzade Camii haziresindeki türbesine gömülmesi de caminin daha geç bir zamanda bittiğini doğrular. Caminin tamamlanma tarihi tahminen 1564 civarı olmalıdır. İşin ilginç yanı, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan, 17 yaşına bastığında evlendirilmek istendiğinde, iki damat adayı çıkıyor. Birisi Diyarbakır Valisi olan Rüstem Paşa, diğeri ise o zamanlar 50 yaşında ve evli olan Mimar Sinan. Hürrem Sultan’ın da talebiyle, entrikacı ve rüşvetçi olarak bilinen Rüstem Paşa Mihrimah Sultan’ı almış. Mimar Sinan ise bu aileye camiler yapmış.

Caminin Öne Çıkan Özellikleri

Cami’nin bulunduğu yerde daha önce dükkanlar ve bir de Halil Ağa Mescidi veya Kilise Mescidi olarak bilinen bir mescit varmış. Buralar istimlak edilmiş. Mimar Sinan alana baktığında buranın çukur olduğunu görüp alt tarafa dükkanlar yaparak bir nevi subasmanı oluşturmuş. Bu sebeple camiye iki yandan, üstü kapalı merdivenler ile giriş yapılıyor. Kendisini sürekli geliştiren ve neredeyse her eserinde yeni bir mimari atılım yapan Mimar Sinan, Rüstem Paşa Camii’nde de yine yenilikçi bir özellik kullanmıştır. Bu cami, sekiz destekli merkezi kubbeli camilerin ilk örneğini oluşturuyor. Bu sekiz desteğin dört tanesi dikdörtgen ve giriş ile kıble kısmında duvara bitişik iken kalan dördü sekizgen bir şekilde ortada duruyor.

Rüstem Paşa Camii’nin en önemli özelliği ise çinileri. Neredeyse her tarafı çiniler ile örülmüş olan caminin çinileri, Osmanlı dönemi çini sanatının en kaliteli ve güzel örneklerinden. Maalesef Rüstem Paşa Camii’nin son cemaat yeri çinileri yangın, deprem, bozulma ve hırsızlıktan ötürü fazlasıyla zarar görmüş.

Rüstem Paşa Camii Tarihi

Cami, gerek eski İstanbul içindeki bulunduğu yer gerekse mimarının ve banisinin ünlü kişiler olması sebebiyle halkın ilgisini her zaman çekmiş bir camidir. 1660 yılındaki büyük yangında ve 1766 yılındaki büyük depremde fazlasıyla hasar almış ve ardından yenilenmiş. Camiye gelir olması amacıyla yapılan Büyük Rüstem Paşa Hanı (Büyük Çukur Han) ve Küçük Rüstem Paşa Hanı (Küçük Çukur Han) yapılmış. Günümüzde ise çok fazla müdahale görmüş halde işlevlerini devam ettirmekte. Rüstem Paşa Camii son yıllarda da detaylı bir yenileme işlemine tabii tutulmuştur.

Cami, uzunca bir süredir gerek yerli gerekse yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. İçindeki çinilerin renkleri ve çini ustalarının muhteşem eserlerini gördüğünüzde bu ilginin sebebini kolaylıkla anlıyorsunuz. İstanbul’a yolunuz düşerse, üstelik bir de Fatih taraflarına gitmişseniz, buraya uğramadan geçmemeniz gerekiyor. Bugün İstanbul’un keşmekeşliğinde bir mücevher bulmuşçasına sizi cezbedecek bir yer.

Exit mobile version