Kanlıca’ya Yoğurt Almaya…
Semt, FSM Köprüsü’nün Anadolu ayağında yer alıyor. Tarihi çok eskiye dayandığı için bölgede çok sayıda camii, çeşme, konak ve yalılar bulunuyor. Bu yapılardan en önemlisi iskelenin hemen yanındaki İskender Paşa Camii’dir.1560 yılında inşa edilen Camii günümüzde halen hizmet vermekte. Bir yeri keşfetmenin en önemli detayı sokaklarında yürümektir. Kanlıca, Arnavut kaldırımlı ve çiçeklerle bezenmiş sokaklarıyla sizleri karşılıyor.
Semtin Simgesi Kanlıca Yoğurdu
Semtin simgesi hiç şüphesiz Kanlıca Yoğurdu. İneklerin beslendikleri otların özeliği nedeniyle sütün rengi pembeye çalıyor. Doğal olarak o sütten yapılan yoğurt da pembemsi bir renkte. Müdavimleri genelde bol kaymaklı yoğurdun üzerine pudra şekeri dökerek yiyor. Kendi zevkinize göre üzerine dondurma koyabilir veya tadını değiştirmeden sade de yiyebilirsiniz. Yoğurt yemek için sahildeki kahvelere gidebilirsiniz. Boğaza sıfır konumdaki mekanlarda her çeşit tost, menemen ve kahvaltılık ürün bulmanız mümkün. Yediğiniz yoğurdu sıradan zannetmeyin, boğaza karşı yediğinizi de eklersek fiyatı biraz tuzlu. Fakat o keyfe değecek. İskele meydanındaki mekândan şahane manzarayı izleyin, kuşlara yem atmayı unutmayın.
Kanlıca ile bütünleşmiş bir yer de Mihrabad Korusu. Sahilde biraz dinlendikten sonra 25 hektar alan üzerinde bulunan Koru’ya gidip, içindeki mekanlarda bir Türk kahvesi için. Koru’nun parkları ve muhteşem Boğaz manzarası size çok iyi gelecek. Koru adını, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlığı sırasında, Sultan III. Ahmet için yaptırdığı ama sonradan yıkılan Mihrabad Kasrı’ndan almış. En tepeye çıktığınızda Rumeli Hisarını tam karşınızda göreceksiniz. Yahya Kemal’in burada dinlendiği ve birçok eserini yazdığını biliyoruz.
Mihrabad Korusundan Sahile- Kanlıca Sahil
Kanlıca’da gezilecek çok yer var. Yürümeyi seviyorsanız Mihrabad Korusu’ndan Kanlıca sahile doğru yürüyüp bu muhteşem semtin tadını çıkarabilirsiniz. Kanlıca sahili sağlı sollu yalılarla çevrili olduğu için yürüyüşe çok uygun değil. Birçok sanatçının yalısının burada olduğunu söyleyelim. Belki sevdiğiniz bir tanesini görme şansınız olur. Kim bilir?
Kanlıca yalıları gerçekten görülmeye değer. Asaf Paşa, Şefik Bey, Hacı Ahmet Bey, Ethem Pertev, Ferruh Efendi, Prenses Rukiye, Hekimbaşı Salih Efendi, Marki Necip yalıları gerçekten çok güzel. Buradaki en ilginç yapı: 1699 tarihi yapımı olan, en eski ahşap Osmanlı evi sıfatını taşıyan; Amcazade Yalısı’ndan geriye kalan divanhanesi. Ne yazıktır ki o da 2003 yılındaki yağmurlardan sonra neredeyse yıkılacak bir hale gelmiş durumda. Tarihi eserlerimize böylesine acımasız davranıldığını gördükçe insanın içini acıyor.
Kanlıca’ya geldiğiniz zaman çok güzel bir mesire yeri olan Kavacık‘a da uğrayabilirsiniz. Otağtepe de Kanlıca’nın tarihi mekanlarından biri. Burada Tema Vakfı’nın geliştirdiği Doğa Kültür Parkı bulunmakta. Kuzey Parkı ve Güney Parkı olarak iki ayrı şekilde düzenlenen parkta spor yapmak da mümkün. Eşsiz manzarada muhteşem Boğaz fotoğrafları yakalayacağınıza emin olabilirsiniz.
Kanlıca’ya Nasıl gidebilirsiniz:
Eminönü, Kabataş veya Beşiktaş’tan Üsküdar’a vapurla geçerek, Beykoz istikametine giden dolmuş veya otobüslere binerek Kanlıca’ya ulaşabilirsiniz. Dolmuşlar hemen İskele önünden, otobüsler ise yolun karşısından kalkıyor. Üsküdar-Kanlıca arası mesafe 13 km.
Kanlıca’ya ulaşım için bir diğer yol Çengelköy, İstinye ve her iki semtin arasındaki diğer semtleri de birbirine bağlayan şehir hatları vapur seferleridir. Ancak bu seferler maalesef çok az sayıda.