Seyahatinizi Korku Filmine Çevirecek Yol Arkadaşları
Yol arkadaşları önemlidir. Hiç kimse tek başına seyahat etmeyi istemez. Tabii mecburen tek gitmek zorunda değilsek. Gezi esnasında sohbet ve paylaşımlarda bulunmak ve gerektiğinde zor durumlarda destek alacak biri herkese lazım. Kimi zaman tek başımıza seyahat etsek bile, bizimle aynı yöne gidenler iki üç laf atışı ile yolumuza ortak olabilirler. Çok da iyi olur böyle yol arkadaşları bulmak. Ancak bir de aşağıda sıraladığımız türden yol arkadaşları var ki, “Allah düşmanımın başına vermesin!” dedirtebilecek türden.
Tür 1 : Cimri yol arkadaşları
Detaylı olarak anlatmama gerek var mı bilmiyorum ama isimden de anlaşılabileceği gibi, bu tür yol arkadaşlarının ceplerinde akrep vardır. En övündükleri şey ise, bir yeri gezerken ne kadar az para harcadıklarıdır. “Canım, ben orayı gezerken günde sadece 10TL harcadım. Sokakta yattım, yemek yemedim, ve bu sayede senden …. kadar az para harcadım. Yaa…”
Bu türle gezerken, sakın onların yorumlarını dinlemeyin. az para harcamak için, sokak tezgahından aldığınız yemek size hastane faturası olarak daha pahalıya mal olabilir. Kaldı ki keyif sizin para sizin. Çatır çatır yiyin.
Tür 2 : Ben Bilirimciler
Genelde “İlk defa mı gidiyorsun?” gibi masum bir soruyla başlar her şey. Veya yolculuğa beraber çıkmışsanız, “Turistler gibi gezmeyelim oldu mu? Lokal olalım, aralarına kayalım.” da olabilir. Her ne şekilde olursa olsun bu yol arkadaşları Taco yemeyi Meksikalılara, Sushi’yi Japonlara öğretirler. “O öyle yenmez. O öyle giyilmez. Ay! O ne öyle…” gibi yorumlar hiç bitmez.
Bu türle gezerken sakın ama sakın o kadar lokal olmayın. Unutmayın! Bizim atalar ne demiş. “Her horoz kendi çöplüğünde öter.” Her halükarda deplasmandasınız. Ev sahiplerinin yerine oturmayın.
Tür 3 : Gurmeler (Sonradan Görmeler)
Ağız tadı önemli bir şeydir. Herkes bir takım yemekleri veya yemeklerde kullanılan bir takım malzemeleri sevmeyebilir. Müslümanlar ve Museviler helal et yeme ve domuz yememe gibi bir duruma sahipken Vejetaryen veya Veganlar da tercih belirten bir kesimdir. Ama sonradan gurmeler öyle değil. Onlar daha çok, “Ben ağız tadıma çok düşkünüm. Sabah, öğle ve akşam hep kebap yemem lazım. Yoksa olmaz.” Orada kebapçı var mı?”
Siz siz olun, gittiğiniz yerin yemeklerini güzel bir şekilde sunabilen bir restoranda, ağız tadınıza uygun olan bir tanesini yemeden, yeni tatları denemeden sakın gelmeyin. Gerekirse Cem Yılmaz’ın skecinde anlattığı gibi “Put every thing, little little, into the middle” deyin yani her şeyden ortaya cacık yapın ama mutlaka denemiş olun.
Tür 4 : Ruhani Gezginler
Bu tür biraz karma ve biraz değişik. Kısa bir tabirle “kutsal gezginler” denilebilir. Genelde Nirvana, Kabala, Buda veya benzeri ilgi çekebilecek ruhani başlıkları seçerler. Bu başlıklar hakkında hiç bitmeyen kitapları vardır ve bu kitaplar her nefes alma molasında çantadan çıkar. Bu tipler kendilerine turist denmesinden hiç haz duymazlar. Sanki oraya yerleşmeye gitmişler gibi yerel insanlara “Sizin inancınız ile ilgili felsefi kitapları nereden bulabilirim?” diye sorarlar.
Kısa bir gezidesiniz. Ya da en azından bulunduğunuz noktada az süre geçirdikten sonra ayrılacaksınız. Ve belki de bir daha hayatınız boyunca oraya hiç gitmeyeceksiniz. Evinizde yapabileceklerinizi evinizde, gezerken yapabileceklerinizi ise seyahatiniz boyunca yapmaya çalışın.
Tür 5 : Partici yol arkadaşları
Yok bu grup particilerin başında “Siyasi” kısmı yok. Bunlar bildiğimiz gece particileri. Şehir falan bir yere kadar da, bu kulaklar Allah’ın dağında bile “Akşam ne yapıyoruz?” sorusunu duydu. Bu grup particiler bir akşam dışarı çıkanlar değil, her akşam dışarı çıkanlar. Kimse yanlış anlamasın, burada dışarı çıkmak, otele küfelik (bilmeyenlere özel not: zil zurna sarhoş) dönmek anlamına geliyor. Sanırsın memleketinde her akşam dışarıda. Bir de “Eee, burası da kapandı. Şşşşimdi nereye gidiyyyooruzzz?” diye sormazlar mı?
Kısa süre bulunduğunuz bir yerde, hele de kısa süreli konaklamalar ile devam eden bir gezide, her akşam küfelik olmayı sanırım sadece ben değil, hiç kimse tavsiye etmez. Bu işin bir de sabahı var. Şişede durduğu gibi durmuyor meret.
Tür 6 : “Eskiden görecektin”ci yol arkadaşları
Bu türü sona bıraktım. Çünkü sanırım ben de gittikçe bu grubun içerisine girmekteyim. Bu tür yol arkadaşları genelde adım attığınız her yerin 3-7-11 ve hatta belki de 30 yıl önce nasıl olduğunu, o zamanlar gezerken nasıl eğlendiklerini ama maalesef artık sizin bunu yaşayamayacağınızı anlatır durur. Mesela ben. “Hiç unutmuyorum. Şurada durup, şöyle yapmıştım. O zaman şu kadardı bak şimdi n’olmuş.”
Bu yol arkadaşının en kötü yanı sürekli ve şiddetini hiç azaltmayan bir kötümserlik ile birlikte gezecek olmanız. Mümkünse uzak durun. Ama kalplerini kırmayın. Ne de olsa artık ben de onlardan biriyim 🙂
Ancak unutmayın, gezdiğiniz hiçbir yer, gelecekte daha iyi olmayacak. Maalesef bunun tersini gösteren tek bir örnek göremedim. Para denilen şey yok olana kadar, ne kadar güzellik varsa hepsini bozacak. Ve siz de 3-7-11 ve belkide 30 yıl sonra, aynı muhabbetleri edeceksiniz. Nereye giderseniz gidin, yol arkadaşlarınız kafa dengi olsun.
Bu yazıda geçenler haricinde sizin karşılaştığınız ilginç tiplemeler ve tavsiyelerinizi aşağıya not düşebilirsiniz. Yorumlara bekliyoruz.
İyi gezmeler…
Çağrı Sağlık
2 Günlük seyahatinde alış verişe takılanlar:
Benim de en sinirimi bozan tür bu insanlar. Özellikle yurtdışına çıktığında, sadece 2-3 günün varken ve belki oralara uzunca süre bir daha gidemeyecekken zamanının büyük çoğunluğunu alış verişe ayıranlar… Sadece 2 magnet alacakken tüm hediyelikçilikleri gezip, en ucuzunu arayanlar. 1 eur kar edecek diye 3-4 saat feda eder bu tipler. Hele bir de saatlerce alış veriş merkezine takılanlar var ki onlardan bahsetmek bile istemiyorum.
Evet çok doğru. Yani Uzakdoğu da elektronik almak için alışverişi hariç tutarsak 🙂